1. HABERLER

  2. GENEL

  3. "Ramazan ayında ızgara ve kızartmayı bırakın tencere yemeğine dönün"
"Ramazan ayında ızgara ve kızartmayı bırakın tencere yemeğine dönün"

"Ramazan ayında ızgara ve kızartmayı bırakın tencere yemeğine dönün"

Ramazan ayı bugün itibariyle başladı. Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, bağışıklık sisteminin insan vücudu üzerindeki etkisini gündeme getirdi.

A+A-

Ramazan ayı bugün itibariyle başladı. Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, bağışıklık sisteminin insan vücudu üzerindeki etkisini gündeme getirdi. Bağışıklığı düşürmeden Ramazan ayını sağlıklı bir şekilde geçirmenin önemine değinen Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, "Izgarayı, kızartmayı bırakın iftarda tencere yemeklerine dönün" uyarısında bulundu.

Bağışıklık sisteminin anne karnında oluşmaya başladığını belirten İstinye Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, “Kişi anne sütünü en az 6 ay aldıysa, bebeğini eğer sezaryenle değil de normal doğum eylemi ile dünyaya getirdiyse kişinin bağışıklığının temelleri doğru atılıyor. Bundan sonraki dönemde ise çocukluk çağındaki beslenme önem taşıyor. Bu da immün sistemin oluşumunu, gelişimini etkiliyor. Ergenlikte yiyip içtiğimiz gıdalarla da bugün erişkinlerin bağışıklık sistemini  yapılandırmış oluyor. Bugünkü bağışıklık sistemi için geçmişe bakacağız. Şimdiye kadar çok kilo alıp vermediyseniz, gereksiz yere karın doyurmak için sağlıksız gıdalarla sağlıksız beslenme yapmadıysanız bugün immün sistem olarak iyi yerdesiniz” dedi.


Bu yıl Ramazan ayının koronavirüs salgınıyla aynı döneme denk geldiğini ifade eden Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, “Günümüze kadar  yeterli ve dengeli  konusunda yeterli ve dengeli   beslenme ilkeleri pekte ciddiye alınmamış, hatta  çok abartılmıştı. Koronavirüs bizi doğrulara yöneltti. İmmün sistemin ayakta durması oruçla o kadar özdeş ki bunun değerini beslenmeciler iyi bilir. Mide, bağırsak, dolaşım sisteminin 16 saatlik bir süre boyunca dinlenmesi de sağlığın başka bir göstergesi. 11 ay boyunca yanlış çalışan bu sistemi şu bir aylık sürede daha iyi çalıştırabilirsiniz” diye konuştu.


Sahuru bir kahvaltı öğünü olarak görüp sahurda kahvaltılıktan zengin bir beslenme planı oluşturulmasını söyleyen Prof. Dr. Elmacıoğlu şu uyarılarda bulundu:


“En ucuz, güzel ve kaliteli protein kaynağı yumurta, sahur sofrasında mutlaka olmalıdır. Sahurda yumurtadan vazgeçmeyin. Vücut kan yağı yüksek olan kişiler bile haftada 3-4 tane yemelidir. Ancak herhangi bir sorunu olmayanlar her sahurda  bir yumurta yesinler. Tüketilecek peynirinse salamura edilmiş en az 6 ay dinlenmiş ve ambalajlı olmasına dikkat edin. Şu dönemde nereden alındığı ambalajı belli olmayan ,etiketsiz ürünler gıda enfeksiyonlarına neden olabilir. Yumurta, beyaz peynir, siyah zeytin tüketin. Zeytinyağı hücreyi tamir eden bir yağ. Tuzlu zeytinleri biraz suda bekletip tuzunu  azaltarak tüketin. Domates, salatalık gibi sebze fiyatları bu dönemde biraz daha ucuzluyor. 1 bağ maydanoz bile sahurda tüketilebilir. Bütün yeşillikleri sahur sofrasında kullanın. Ekmek olarak tam buğday ekmeğini tercih edin. Ispanak  pırasa ile hazırlanan sebzeli  börekleri tüketmekte  sağlıklı  bir tercih olabilir. Ancak  burada  dikkat etmemiz gereken önemli bir nokta patatesi börek harcı olarak;  yani  iki karbonhidratı  bir arada  kullanmayın. Sahurda dilediğiniz kadar  açık  çay için hatta mümkünse son bardağı ufak bir limon  ilavesi ile tüketin. iftar ve sahur arasındaki sürede daha fazla  su ve  sıvı   tüketin. Yine  sahurda tüketilecek bir bardak sütte  kişinin tokluk  hissine  destek olacaktır süt de yumurta gibi tok tutucudur. Ayrıca yağsız tavada yapacağınız omlet  ve  bol sebzeli bir menemen  de sahur  menüsüne sağlıklı bir alternatiftir.”


Ramazanda beslenmeye yeni başlık açılması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Elmacıoğlu, iftar öğününde tüketilecek   etli yada kıymalı bir  sebze yemeğinin vücuda faydalı olacağına dikkat çekti. Elmacıoğlu, “İftarda sulu yemek, yani tencere yemeği tüketin. Ben kesinlikle ızgara sebze, et, tavuk gibi yemeklerin bu şekilde tüketilmesini önermiyorum. Ancak fırında  pişirilen  yemekler de idealdir.  İftar sofranızda  da kahvaltılıklar yer alsın. Su,  hurma, tuzsuz zeytin ile orucunuzu açın;  biraz peynir  ve bir iki -kaşık bal yada  reçel ile hafif bir kahvaltı yapın. Yarım porsiyon çorba ve avuç içi kadar pide tüketin. Anadolumuzun besin değeri çok yüksek çorbalarını, örneğin tarhana, mercimek, yoğurt  çorbasını  iftarınızın baş tacı yapın. Bunları tükettikten sonra 20 dakika, yarım saat kadar dinlenin. O dinlenmenin ardından ise sulu yemek tüketilmeli bu da çoğunlukla  tencere yemeği olmalı. Yaptığınız etli, kıymalı, tavuklu  sebze yemekleri ya da geleneksel sarmalar , kuru baklagil   yemeklerinin yanı sıra hazırladığınız erişte, makarna ,bulgur  yada pirinç  pilavı  gibi karbonhidrat kaynaklarını da  ufak porsiyonlarda  tüketmeğe dikkat edin. Ama iftarın  olmazsa olmazı iki  gıdamız var; birincisi  rengarenk  sebzelerle  hazırlanmış bir salata; ikincisi de yoğurt. Şu söylediğim menü bağışıklık sistemimizin en doğru  destekleyicisi olacaktır" ifadelerini kullandı.


İftardan sonra sahura kadarki saatlerde ufak porsiyonlarla ara öğünler yapılabileceğini söyleyen Elmacıoğlu, "Örneğin   az şekerli sütle  yapılacak fındıklı, meyveli  bir  güllacı küçük bir dilim tüketebilirsiniz. Yine ufak porsiyonlarda süt  tatlıları , dondurma, mevsim meyveleri, kuru  yemişler, ufak bir muza ilave edilen bir tatlı kaşığı tahin ya da günde bir su bardağı kefir en sağlıklı ara öğünler olabilir" dedi.


Sağlıklı, yeterli ve dengeli  beslenen kişilerin vitamin takviyesi almasını doğru bulmadığını söyleyen Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, uyarılarını şu sözlerle sıraladı:


"Vitamin takviyesi alınmasını önermiyorum. Önce yaşantınızı değiştirin, mümkün olduğunca kendinize iyi bakın. Yeterli ve dengeli beslenmeyi bilmez yanlış beslenirseniz dışarıdan alacağınız vitaminin hiçbir faydası olmayacaktır. Dışarıdan alınacak vitaminler vücut sistemine zarar verecektir. Bu dönemde insanların bir hekime danışmadan, organizmasında  hangi  eksiği olduğunu bilmeden gıda desteklerini leblebi gibi  almamaları gerekir. Bunun yerine evinizde  3 tane limonun suyunu, 1.5 litre suya ilave edip limon  kabuklarını da  rendeleyerek az bir şekerle güzel ve  doğal  C vitamininden zengin içecek hazırlamış olursunuz. Ancak bu süreçte omega-3  yağ asitleri desteği  belki isabetli bir tavsiye olabilir."

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.