Çocuklara terörü anlatabilme yöntemi
Gülşah Öztürk Erten, terör ve saldırıların çocukların dünyasında da soru işaretleri, güvensizlik ve kaygıya sebep olabildiğini bu nedenle ailelerin çocukları ile birlikte kaliteli zaman geçirmeyi bu dönemde ihmal etmemesi gerektiğini belirtti.
Uzman Klinik Psikolog ve Pedagog Gülşah Öztürk Erten, bitmek bilmeyen travmatik olayların anne ve babaları, çocuklarıyla bu konuları paylaşmak zorunda bıraktığını belirterek, "Ani bir şekilde gelişen, kaygı ve panik oluşturan, kişinin ya da sevdiklerinin hayatını tehdit eden, yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olay ve deneyimler psikolojik travma olarak tanımlanabilir" diyen Psikolog Erten, "Kişide kaygı ve korku ile birlikte yoğun çaresizlik ve güvensizlik duygularının yaşanmasına sebep olur. Çocuklarda yaşla birlikte olayın algılanışı ve verilen tepkiler değişebilir. Okul öncesi dönemde çocuklar anlamlandıramadıkları olayları ebeveynlerinin davranışları ve onların bakış açısıyla değerlendirirler. Dolayısı ile yetişkinlerin verdikleri tepkiler ve ruh halleri çocuğun algısında doğrudan etkilidir. Okul dönemindeki çocuklar ise ailelerin yanında olayın konuşulmamasına karşılık arkadaşları ve çevresinde olan konuşmalardan olayı duyabilmektedir. Bunun sonucunda daha yoğun kaygı ve güvensizlik yaşayabilmektedirler’’ ifadelerini kullandı.
Ailelere tavsiyeler
Gülşah Öztürk Erten, çocukların ilk ihtiyaç duydukları şeyin güven duygusunu hissetmek olduğunu belirterek, "Aileler çocukları ile birlikte kaliteli zaman geçirmeyi bu dönemde ihmal etmemelidir. Çocuklarının mümkün olduğunca düzenleri değiştirilmemeli ve ailecek yapılan etkinliklere devam edilmelidir. ’Bana ihtiyaç duyduğun her zaman yanında olacağım’ duygusu verilmelidir. Yapılacak konuşmadan önce çocuğun ne bildiğini öğrenmek faydalı olacaktır. Televizyon ya da çevreden herhangi bir şey duymamış bile olsalar ailelerin hissettikleri öfke ya da umutsuzluk gibi duygular çocuklar tarafından fark edilmiş olabilir. Böyle bir durumda olayın detayı verilmek yerine ailenin yaşadığı duyguların sebebi kısaca açıklanabilir’’ dedi.
Çocukların duygularını ifade etmeleri ve konuşmalarının teşvik edilmesi gerektiğini belirten Erten, "Henüz yaşadığı korku ve endişeyi adlandıramayacak yaşta olan çocukların oyunları ve çizimlerinde farklılık görülebilir. Onların yaşadıkları duygular ebeveynler tarafından isimlendirilmeli ve bu duygulara karşı yapılabilecekler konuşulmalıdır. Çocukların sordukları sorular dikkatli dinlenilmeli ve yaş seviyesine göre açıklayıcı bilgiler verilmelidir. Okul öncesi dönemdeki çocuklarda en çok karşılaşılan sorulardan biri de neden bu olayların olduğu sorusudur? Onlara her insanın farklı düşünceleri olabileceği, farklı şeyleri sevebileceği anlatılabilir. Mavi renk sevenlerin olabileceği gibi pembe renk sevenlerinde olacağı dünyanın farklılıklarla güzel olduğu mesajı verilebilir. Sorunlarımızı şiddetle çözmenin yanlışlığı üzerine konuşulabilir. Bu şekilde yanlış davranan kötü insanlar kadar dünyada iyi insanların da olduğu vurgulanmalıdır. Çocukların yaşanılanları reddetmesini beklemek yerine gerçekliği anlatabilmek gerekir. Bunun için nasıl önlemler alındığı ve kendilerinin nelere dikkat edeceği konuşulmalıdır" ifadelerini kullandı.
Gülşah Öztürk Erten, çocukların tüm olumsuzluklara rağmen gelecekte kendilerini bekleyen güzel günler için hedef ve amaçlar koyması yönünde teşvik edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "çocukların geleceğe karşı umutlarını korumaları sağlanmalıdır" dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.